Koyun ve Kuzularda Göz Akıntısı

Koyun ve kuzularda gözler ile ilgili en sık karşılaştığımız problem göz akıntısıdır. Göz akıntıları, kornea veya konjonktiva veya her ikisinin birden tahriş olmasının sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Yaygın olarak rastlanan göz akıntısı basit nedenlerden kaynaklı olabileceği gibi çok ciddi bazı sorun ve hastalıkların habercisi de olabilmektedir. Aynı zamanda dikkat çekici bir durumdur ve endişe uyandırabilir.

Göz akıntıları başlangıçta genellikle seröz karakterdedir yani şeffaftır. Daha sonra kronik inflamasyon ve bakteriyel enfeksiyonlar nedeniyle purulent (iltihaplı yani sarımsı, yeşilimsi renkli) hale gelebilir. Aynı zamanda akıntının tek taraflı veya çift taraflı olması da nedenin belirlenmesi açısından oldukça önemlidir. Tek taraflı göz akıntıları genellikle lokal sorunlar ve inflamasyona bağlı olarak karşımıza çıkarken, çift taraflı görülen göz akıntıları genellikle sistemik hastalık ve yem tozu veya amonyak gibi çevresel tahriş edicilere bağlı olarak karşımıza çıkar.

Göz kapaklarının kapalı, kısmen kapalı veya aşırı hareketi ile ilişkili olan göz akıntısı; ülser, yabancı cisim veya her ikisinden kaynaklanan göz ağrısını gösterir. Konjonktival inflamasyon belirgin kan damarlarına, vaskülarizasyona ve gözün kızarmasına neden olabilir. Kornea iltihabı (keratit), görme problemlerine neden olabilir ve daha şiddetli, kronik değişikliklerle artan vaskülarizasyon, ülserasyon ve yara izi ile sonuçlanabilir.

Koyun ve Kuzularda Göz Akıntısının Nedenleri ve Tanı

Göz akıntısı olan hayvanlar, sorunun nedenini belirlemek ve özellikle yabancı cisim açısından kontrol etmek için mutlaka muayene edilmelidir. Yapılacak olan göz muayenesi fiziksel kısıtlama (zapturapt), sedasyon, lokal anestezi ve bir ışık kaynağı gerektirebilir. Göz akıntısının bir veya birden fazla hayvanın etkilenip etkilenmediği, akıntının tek taraflı veya iki taraflı, sulu veya purulent olup olmadığı ve bunlara diğer lokal veya sistemik belirtilerin eşlik edip etmediği altında yatan nedenin belirlenmesi açısından önemli ipuçları verir.

Sulu (seröz) akıntılar genellikle toz, amonyak buharı, alerji ve üst solunum yolu virüslerinden kaynaklıdır. Yüzdeki tüyler ıslanır ve lekelenir. Sarı, kalın akıntılar genellikle çim tohumları, saman ve talaş ya da yem tozları gibi yabancı maddelerden ileri gelir. Bir tarafta şiddetli iltihaplanma ve akıntı, listeriosis veya orta kulak enfeksiyonundan kaynaklı olabilir.

Çiftlik hayvanlarında göz akıntısının yaygın nedenleri oküler tahriş edici maddeler, yabancı cisimler veya travma, pink eye, sığırlarda bulaşıcı sığır rinotracheitisi (IBR) ve malignant catarrhal fever hastalıklardır. Aşırı göz akıntısı; ısı stresi, sığır viral diyare virüsü enfeksiyonu, sığır geçici ateşi ve malignant catarrhal fever dahil olmak üzere diğer birçok sistemik hastalığa eşlik edebilir. Bu koşullar, diğer karakteristik belirtiler veya geçmişlerle ilişkilendirilmeli ve ana neden belirlenmelidir.

  • Yabancı cisimler
  • Toz, yem tozu, amonyak gibi tahriş edici maddeler
  • Polen ve benzeri alerjenler
  • Çeşitli viral enfeksiyonlar
  • Çeşitli bakteriyel enfeksiyonlar
  • Pink eye hastalığı

Koyun ve Kuzularda Göz Akıntısının Tedavisi

Yakın zamanda göze ot ve ot tohumları, saman veya diğer yabancı cisimlerin girdiğini düşündüren bir durum varsa, etkilenen her hayvan zapt edilmeli ve özellikle konjonktival keseler başta olmak üzere göz muayenesinden geçirilmelidir. Topikal anestezi ve forseps yardımı ile yabancı cisimler çıkarılmalıdır.

Antibiyotikler (prokain penisilin, oksitetrasiklin veya trimetoprim sülfa) ve steroid olmayan iltihap önleyici ilaçlar (fluniksin meglumin veya ketoprofen) iltihaplı göz problemlerini tedavi etmek için yaygın olarak kullanılır. Bu tarz ilaçları kullanmadan önce mutlaka veteriner hekim kontrol etmeli ve önerdiği takdirde kullanılmalıdır. Uygulamalar sistemik veya lokal olarak yapılabilir. Sistemik uygulamalar ile genellikle tedavi başarı sağlanır. Topikal yani lokal tedaviler, tedaviyi uygulamak için her bir hayvanı ciddi anlamda kontrol etmek gerektiğinden ve tedavileri sık sık tekrarlama ihtiyacı nedeniyle daha sorunlu olabilir. Topikal kullanım için toz formülasyonlar kontrendikedir yani kullanımı sakıncalıdır. Çünkü bu tarz ürünler gözü çizebilir ve sorunu daha da kötüleştirebilirler. Subkonjonktival antibiyotik enjeksiyonu (göz kapağı altı) da tedaviye alternatif bir yaklaşım sunabilir.

Sinekler, toz ve yem tozları gibi kornea tahrişine katkıda bulunan faktörlerin kontrol altına alınması ve ayrıca talaş ve samanın havadan yayılmasının önlenmesi, göz akıntısı sorununu azaltmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu